tatu

Not: Bu yazıda dine, cinse, ahlaka, ırka, mizaha, dil bilgisi ve yazım kurallarına gayet aykırı davranılmakla birlikte hiçbirine en ufak bir saygı gösterilmemiştir. Yazı sonrası disclaimer isteyip vatsap’tan yazmak yerine aşağıdaki yorum kutucuğuna istediğiniz gibi saydırabilirsiniz. Sevgiler…

Geçen haftalarda Sakarya Üniversitesi‘nde gerçekleşmesi oldukça normal olan (öyleymiş) ama beni şaşırtan bir olayla karşılaştım. Bir gün arkadaşlarla yine yemeğe gidiyoruz.. enseye vurmacalar, kötü şakalar, çirkin gülmeler bilimum itici hareketler falan… bir baktım yan tarafta Türk olmadığı her halinden belli olan iki kız yürüyor..İster istemez konuştuklarını duyuyorum tabi.. Konuşmada değil bu.. bir şarkı.. tanıdık bir tını.. eski, isyankar, soğuk bir tını.. Sonra o tınıdan sihirli cümleyi çekiyorum aradan: “nas ne dogonyat” Tuhaf bir mutluluk, çocukluğumu aklıma getiren bir sevinç… O anki duygularımı tarif etmek çok zor. Yanımızda yürüyen ikili belli ki Rus ya da Slav ırkının herhangi bir üyesiydi. 2000’lerin başlarında aykırılığıyla ortalığı kasıp kavuran, akıllara kazınan bir müzik grubundan, t.A.T.u.‘dan (tatu diye okunuyor) “Nas Ne Dogonyat” parçasını söylüyorlardı. Üstelik oldukça iyiydiler. Birkaç metre sonra yollarımız ayrıldı ve  sesleri duyulmaz oldu…

Bu yazıyı bu olaya binaen yazıyorum. Çünkü bu olay bana bir zamanlar adam akıllı cümle kuramazken evin koridorunda  ‘nas ne dogonyat’ diyerekten koşturduğum günleri hatırlattı. Herkesin belli bir müzik zevki vardır. Bu yazı ‘t.A.T.u’yu seveceksiniz ulan’ yazısı değildir, ‘t.A.T.u. olağanüstü süper manyak bir gruptur’ yazısı hiç değildir. Herkes t.A.T.u.’yu bilmeli, en azından birkaç şarkısını dinlemeli diyerekten dalıyorum yazıya. Hazır olun, sert olacak.

t.A.T.u. yukarıda tease verdiğim gibi 2000-2011 yılları arasında faaliyet göstermiş, 2000’lerin başında ‘aa lezbiyen lan bunlar, vurun!’ tepkilerine maruz kalıp ilerleyen yıllarda defalarca biseksüel olduklarını açıklayınca ‘aa bak lezbiyenlikten prim yapıyorlar, vurun!’ tepkilerine maruz kalmış, malum sözlüğe göre neo lgbt’in sanattaki öncüsü(!) olan, her daim seksist tepkilerin yaptıkları müziğe darbe vurması sonucu gelmiş geçmiş en underrated gruplardan birisi olarak anılan MÜZİK grubu. (underrated dedi, vurun!)

Bu yazıda şu cinsiyetçi muhabbetlerden çok grubun yaptığı müziği vurgulamak istediğim için bu şekil bir tanım yapıp muhabbeti aradan çıkartıyorum.

Ben o zamanlar ufak olduğum için t.A.T.u.’yu abimlerin bilgisayara indirdiği kliplerden, mp3’lerden tanıdım. Hatta ‘nas ne dogonyat’ klibini o kadar çok izlerdim ki hafızamda sağlam bir yer edinmişti artık. Her izlediğimde hafif ürkerdim. İşte okuldaki kızlardan duyduğum şarkı ve klibi şurada:

Şarkıların ve grubun Avrupa’da ses getirmesiyle birlikte tüm diğer Rusça parçaları gibi bu parça da İngilizce’ye çevrildi. (Not Gonna Get Us olarak) Bazıları bu versiyonunu daha çok sever. Nasıl olsa bolca şarkı paylaşacağım, İngilizce şekli buyrun:

All The Things She Said ve Sonrası

Grup asıl patlamasını ise İngilizce’ye “All The Things She Said” olarak çevrilen parçasıyla yaptı. Şarkının klibine ve gruba tepkiler çığ gibi büyüdü. Klipte birbirlerine aşık olan iki genç kızın toplumun baskısı ve buna karşı nasıl reaksiyon gösterdikleri gözler önüne seriliyor. Artık t.A.T.u. hem çok sevilen hem de nefret edilen bir gruptu. t.A.T.u. ikilisinin (Yuliya Volkova -esmer olan-  ve Lena Katina -sarışın olan-) arasındaki ilişki ve klip, yaptıkları müziğe ilk defa bu kadar gölge düşürmüş olsa da bu durumun grubun tanınması yönünden iyi yanları da olmadı değil. Hatta hala çoğu kişi prodüktörlerin bu iki ergen kızı lise kıyafetleriyle öpüştürüp topluma sunmalarının t.A.T.u.’nun başına gelen en iyi şey olduğunu düşünüyorlar. 2000’lerin başında toplum eşcinselliğe günümüzdekinden daha sert yaklaştığı için bir ters etki yaratarak insanların dikkatlerini t.A.T.u.’ya çekmek ilerleyen yıllarıda düşünürsek grup için ne kadar iyi oldu hala tartışılır. t.A.T.u. Avrupa’da genel olarak sevilirken kendi ülkesindeki insanları ise ikiye böldü. Kimileri Rus bir grubun dünyaya mal olmasına sevinirken kimileri Rusları tüm dünyaya rezil ettiklerini düşündü. Bu rahatsız olan kesim Türkiye’de rus kızlarının imajını bilseler ne yaparlar acaba? Neyse. O harika şarkı ve olay klip, buyrun:

Eurovision

“All The Thing She Said” parçasının gazıyla 2003 Eurovision‘a katılmaya karar veren t.A.T.u. Sertab Erener’i hesaba katmamıştı (ehehe) Eurovision’a katılacaklarını açıkladıklarında yetkililer korkusundan t.A.T.u.’ya ‘bak gözünüzü seveyim sahnede sevişmeyin’ tarzı bir uyarı yapmış (yapıyorlar çünkü öyle şeyler) Kızlar son single’larıyla tanınmaya başladıkları için kendilerine hayli güveniyorlardı. Neticede klasik ele ele tutuşmalarından başka bir şey yapmadılar (Yuliya hafif yeltenmedi değil) ve bana göre bok gibi bir şarkı, bok gibi bir sahne şovuna rağmen yarışmayı 3. bitirdiler. Kağıt üzerinde t.A.T.u. favoriydi ama Sertab Erener muhteşem sahne şovuyla iki kızı aldı yerden yere çarptı resmen. Helal be Sertab! (asın bayrakları)

Eurovison’da 3. olmak t.A.T.u için başarısızlıktı. Sonrasında t.A.T.u. hakkında ‘bakın gördünüz mü ? kendi başlarına kaldıklarında bir halt yapamıyorlar” tarzı eleştiriler yükselmeye başladı. Haksız da sayılmazlardı. Yuliya ve Lena’nın sesleri kötü değildi ama genç yaşta bu kadar ön plana çıkmalarını şüphesiz seslerinden çok sansasyonel hareketlerine borçluydular.

All About Us

Eurovision sonrası birkaç turneye çıkan t.A.T.u. bir ara sessizliğe büründü. Bu süre zarfında grup hakkında dedikodular bitmek bilmedi. Sürekli ayrıldıkları, kavga ettiklerine dair haberler çıktı. Bunların kaynağı ise Yuliya’nın erkeklerle takılmasıydı. Söylentilerden bir tanesi Yuliya’nın erkek arkadaşı edinmesinin Lena’yı kırdığıydı. Bir diğer söylenti ise aslında Lena ile Yuliya’nın birbirlerine hiç bağlı olmadığı ve bu zorlu birlikteliğin artık çekilmez olduğuydu. Tüm bu söylentiler ortalıkta dolaşırken grup “All About Us” parçasıyla bir bomba daha patlattı. Üstüne birde tam olarak bu söylentilere uygun bir klip çektiler.

Klibin sansürsüz versiyonunu paylaşıyorum. Bir tutam şiddet, bir tutam seks ve bir tutam kan içeriyor, benden söylemesi. Buyrun:

2006 Sonrası ve Dağılma

2006 yılında Universal ve diğer plak şirketleriyle sözleşmesi biten grubun yavaş yavaş sonuna gelindiği hissediliyordu. Grup 2011 yılına kadar birlikteydi ve 2006 sonrası Best Of vs albümleri çıkarmaya devam etti ama çoğu hayranına göre t.A.T.u. 2006 yılından sonra bitmişti artık. Bunun sebebi son çıkan All About Us ve Gomenesai single’larının kalitesizliği değil ikilinin arasındaki anlaşmazlıklardı. Yuliya’nın asi takılmaları ve ikili arasında aslında sanıldığı gibi bir aşkın olmadığı dillere dolanınca grup zarar görmüştü ve daha fazla ileriye gidemiyorlardı. Yuliya’nın biseksüel olduğu bilinmesine rağmen gay’lere yönelik yaptığı homofobik açıklamalar da gruba yönelik güveni ciddi anlamda sarsmıştı. Hayranları büyük hayal kırıklığına uğramıştı.

Kimya bozulmuştu artık. Önceden t.A.T.u. sahneye çıktığında insanlar ‘o iki kız birbirlerine aşık’ gözüyle bakıyorlardı. Şimdi ise her şey ortaya dökülmüştü. Birlikteliğin bir anlamı kalmamıştı, hava bozulmuştu. İkisininde sevgilileri vardı. Yuliya hamile kalmıştı. Önceden en ufak bir programda bile ayrılmayan ikili solo takılmaya başlamıştı. Yıllar ikilinin seslerini de etkilemişti. 2006 sonrası güç bela sahne aldıkları bazı organizasyonlarda playback yaptıkları, yapmadıklarında ise ortaya çıkan kötü performanslar bunu gözler önüne seriyordu. 2011’de kaçınılmaz son geldi ve grup dağıldığını açıkladı.

Ayrılık Sonrası

Grubun dağılması tabii ki de hayranlarını üzdü. Ayrılık sonrası grup istek üzerine belli başlı yerlerde sahne aldı. Şimdi sırasıyla bunları paylaşacağım.

İlk olarak Romanya’nın O Ses’indeki canlı performanslar… Burada dikkat etmeniz gereken bazı yerler var. Birincisi bariz bir şekilde Yuliya’nın sesi. Kendisi zamanında deliler gibi çığlık attığı için ameliyat oldu ve sonrasında sesini kaybetti. Hem de ne kaybetmek…  Sahnede söyledikleri iki parçada da Lena solo performans sergiliyor resmen. İkinci dikkat etmeniz gereken şey ise ikilinin sahnedeki hareketleri. t.A.T.u. ikilisi bir klasik olarak her sahnede el ele tutuşurlar. Bu klasiği es geçmiyorlar tabii ama birbirlerine karşı olan tavırların eskisine oranla temkinli olduğu farkediliyor Yuliya’nın Lena’ya dokunmak için tereddüt etmesi, Lena’nın kendisi çekmesi… Yine de ikili bu ayrılığı seyirciye mümkün olduğunca hissettirmemeye çalışmış. Bu arada eskiden çok daha güzel olan Yuliya çirkinleşirken Lena güzelleşmiş. Buyrun:

Bu performansları ise 2013 yılında Rusya’da, St.Petersburg’da… Sahneye “Nas Ne Dogonyat” parçasının 2001 yılında klipteki gibi tır konseptiyle çıkan ikili kalabalığı bir hayli çoşturuyor. Yuliya’nın sesi daha iyi ama yine leş. Nerede o eski çığır çığır Yuliya… Kendisi ara ara seyiriciye seslenerek kurtamaya çalışsa da olmuyor. İkili burada daha samimi. Buyrun:

Bu performansları ise 2014 Sochi Kış Olimpiyatları’ndan. Rusya’nın t.A.T.u’yu kış olimpiyatları için seçmesi artık gruba olan o tepkinin ortadan kalktığını ve tüm dünya gibi t.A.T.u.’yu benimsedikleri anlamına geliyor. Dünyanın rağbet gösterdiği bir olimpiyat için t.A.T.u. çok doğru bir tercih. t.A.T.u. falan kalmadı artık ama ikili birlikte sahneye her çıktıklarında t.A.T.u. olarak anılacaklar…  Çok daha derli toplu, çok daha olgun, çok daha güzel bir performans. Buyrun:

İkili bireysel olarak müzik yapmaya devam ediyor. Yuliya müslüman olmuş. İslamın kendisine en yakın din olduğuna inanıyormuş. LOL. Kız fena trollemiş dini. Sssuuka bleeeeed! Lena ise Moskova’nın ünlü caddesi Arbat’ta gitar çalıp playback yapıyor, önüne atılan paraları toplayıp Kızıl Meydan’ın köşesindeki pastaneden karnını doyuruyormuş. Şaka yahu. Bilmiyorum tam olarak ne yaptıklarını. Kiril alfabesinden nefret etmesem öğrenebilirdim belki neler olduğunu…

Çok hızlı yükselip çok hızlı düşüşe geçen bir gruptu t.A.T.u. Bir heyecandı geldi geçti demek istemiyorum. Sonuçta ürettikleri eserleri hala severek dinliyoruz. t.A.T.u. hakkında söylentiler günümüzde bile ara ara konuşulur. Grup aslında neydi ? Ne oldu ? Ayrılmalarının asıl sebebi ? gibi sorular Rus forumlarında cevaplarını bulmuştur belki…Ben bir t.A.T.u. hayranı falan değilim ama şarkılarını seviyorum. Yazıyı yazma sebebimi en başta belirtmiştim.

Bu tarz bir yazı yazacağım hiç aklıma gelmezdi. t.A.T.u. çocukluğumda nasıl bir etki bıraktıysa artık bende… Sonuçta teknoloji adamıyım ben abi, müzik grubu hakkında yazmak neyime… Zor ama bu yazıyı okuyan hardcore bir t.A.T.u. hayranı falan çıkarsa eğer eksik, yanlış bilgiler verdiysem beni uyarsın. Neyse yaptık bir şey işte. Amacım ucundan da olsa t.A.T.u. nedir ne değildir bilmeniz ve en azından birkaç şarkısını dinlemenizdi. Bilenler ve dinleyenler içinse geçmişe yönelik ufak bir yolculuk oldu.

Benden bu kadar. Yazıyı sonuna kadar okuyanlara teşekkür ederim. Her türlü görüşünüzü, sorularınızı yorum kutucuğuna bırakabilirsiniz. Sevgiler…