O kadar çok yağmur yağıyor ki şu anda, bırakın okula gitmeyi, dışarı 1 adım dahi atamadan eve geri döndüm. Yağmur dinene kadar da çağımızın en önemli yeteneği hakkında bir yazı yazmak istedim.

Pazarlama akademik dünyada uzmanlık isteyen çok geniş bir dal. Gün içerisinde bile ister istemez kendimizi en temel tekniklerle bir şeyler pazarlarken bulabiliyoruz. Peki “kendini pazarlamak” nedir? Neden bu kadar önemli?

Kendini pazarlamayı basit bir şekilde, kişinin bir özelliğini, yeteneğini ya da yaptığı işi karşı tarafa olduğundan daha alımlı bir şekilde sunmak şeklinde tanımlayabiliriz. Aklınıza hemen “abartmak” fiili gelebilir ama pazarlama asla bir abartma değildir. Kendinizi pazarlamanın özü aslında şudur: “Kendinizi, yaptıklarınızı önemseyin ki başkaları da önemsesin.” Burada anlatılmak istenen kendinizi beğenin, insanlara havadan bakın tarzı bir görüş değildir. Şöyle bir duruma mutlaka tanık olmuşsunuzdur ya da olacaksınızdır: Bir iş yaptınız diyelim, aynı işi başka bir arkadaşınız sizden daha eksik bir şekilde yaptı ama yaptığı bu işi etrafına öyle bir anlattı ki enerjisiyle herkesi çok etkiledi ve eksik iş yapmasına rağmen onun yaptığı sizin işinizden çok daha fazla ilgi gördü. Sinir bozucu değil mi? Kendinizin daha iyi olduğunu biliyorsunuz, daha iyisini yaptığınızı ve çok daha iyilerini yapabileceğinizden eminsiniz peki sorun ne? İnsanlar neden size beklediğiniz tepkileri vermiyor? Bu sorunun cevabını bulmak için ilk olarak yaptığınız işin kalitesini kontrol ettiniz ve daha iyi olduğunuzdan bir kez daha emin oldunuz. Hatta iyice emin olmak için işinizi en yakın arkadaşınıza gösterdiniz ve onun yorumlarını aldınız, burada da sorun yok. Bu döngü böyle devam edince en son çıldıracak seviyeye geldiniz, insanların aptal olduğunu, kendinizin hak ettiği değeri görmediğini düşünüp yaptığınız işe lanet ettiniz ve kaçınılmaz son olarak…kaybettiniz.

Geçmiş olsun, çevresine yararı dokunabilecek bir dimağ daha kendini pazarlayamadı ve hiçbir gelişme kaydedemedi. Muhtemelen “eğer kaliteli iş yapıyorsa mutlaka fark edilir kardeşim” diye geçirmişsinizdir içinden. Evet kimileri o lanet etme sınırını aşıp, yılmayıp bir şekilde fark edilmeyi başarıyor ama yine de kendini pazarlayamadığı için olması gerektiğinden daha az değer görüyor.

“Kendini pazarlayabilmek” işte bu yüzden önemli. Acımasız duruyor değil mi? Evet ilk başta ben de öyle düşünüyordum aslında hala sorguluyorum (zaten yazıdan anlayacağınız üzere kendimi pazarlama konusunda mükemmel değilim) Gelin görün ki günümüzde insanlar artık herhangi bir şeyin sunumuyla daha çok ilgileniyor. İçerikten çok bu içeriği kimin, nasıl sunduğu daha çok ilgi görüyor. Bunu başta Youtube içerikleri olmak üzere hemen hemen her yerde görebilirsiniz. Ne kadar bilgili olursanız olun, yaptığınız iş ne kadar kaliteli olursa olsun kendini mükemmel pazarlayabilen daha kalitesiz birisi sizden önde olacak. Belki içiniz içinizi yiyecek ama sonunda bunu kabullenmekten başka çare bulamayacaksınız. Ben de şikayet ediyordum ama artık günümüzde kendini pazarlayabilmenin bir marifet ve kalite göstergesi olduğunu kabullenince şikayet etmeyi bıraktım. Artık kendini pazarlayabilmeyi bir bilgisayar mühendisi için kodlama dili bilmek, mimarlar için teknik resim çizebilmek gibi bir nitelik olarak kabul etmeliyiz.

Özgüveninizi yüksek tutun, yüzsüz olun, yaptıklarınızı önemseyin, kendinizi pazarlamayı öğrenin. Aksi takdirde bu dünyada en ufak bir iz bırakmadan ölme riskiyle karşı karşıyasınız. Korkunç öyle değil mi?

Her türlü görüşünüzü aşağıdaki yorum kutusunu doldurarak bana iletebilirsiniz. Bakarsınız muhabbet sarar, birlikte Nesquik falan içeriz. Okuduğunuz için teşekkürler…

(Yağmur hala dinmedi)